
Varoluşumuzun ilk anında beri enerji olarak var oluyoruz. Bu enerji ile ruhumuzu besleyerek gelişiyoruz. Yaratılışımız ile birlikte bize hediye olarak verilen bu enerji vücudumuzun belli alanlarında merkezlenerek yayılımını bu alanlardan gerçekleştiriyor. Bu merkez noktalarına ‘’Çakra’’ denir. Yaratılan her insan, 7 adet çakra ile dünyaya gelir.
Sanskritçe ‘de "çakra" kelimesi "çark" veya "tekerlek" anlamına gelir. Bu enerji merkezlerinin daima hareket halinde olduğu ve dönen enerji hareketine sahip olduğu inanılır. İsmini bu daimi enerji hareketinden alarak vücudumuzda ki enerji merkezleri haline gelmişlerdir.
Şimdi daha derine inerek yaratılış enerjimizi merkezleyerek bizi kusursuz dengede ve bir tutan bu harika enerji noktalarını detaylı inceleyelim.
Aşağıdan yukarıya doğru gelerek sıraladığımızda İlk çakramız ;
Kök Çakra (Muladhara)
Enerji sistemimizin temelini oluşturan bu çakra, hayata karşı olan istikrarımızı, fiziksel olarak bu dünyada varoluşumuzu ve aidiyet duygumuzla ilişkilidir. Genel özelliklerini sıralamamız gerekirse ;
Bulunduğu alan, omurgamızın taban kısmı olan kuyruk sokumu bölgesidir. Bağlı olduğu duygular, dünyaya köklenme ve güvende hissetmedir. Rengi kırmızı, elementi topraktır. Etkin olduğu bölgeler ,omurga ,bacaklar ve bağırsaklarımızdır.
Bu çakranız mükemmel dengede olduğunda fiziksel olarak daha dayanıklı ve özgüvenli olursunuz. Ruhsal boyutunda ise güvende hissedersiniz. Dengesiz olma durumunda iki olasılık vardır denge eksikliği yaşadığınızda, güvensizlik, köklenme sorunları, korku ve kaygı içerisinde olursunuz. Denge aktifliği olduğunda ise, tatminsizlik, maddiyat bağımlılığı ve aşırı kontrol ihtiyacı hissedersiniz.
Sakral Çakra (Svadhisthana)
Kök çakramızdan hemen sonra sakral çakramız gelir. Bu çakra zevk, ilişkiler, duygularımız, yaratıcılık ve cinsellik ile bağlantılıdır. Kendimizi karşı tarafa ifade etmeyi ve hayattan zevk almayı destekler. Genel özelliklerinden bahsetmek gerekirse ;
Bulunduğu alan pelvis bölgesi, göbeğimiz hemen alt noktasıdır. Elementi su rengi turuncudur. Etkin olduğu bölgeler, üreme organlarımız, böbrekler, alt karın bölgesi ve mesanemizdir.
Bu çakra mükemmel dengede olduğunda, duygularınızı daha derin, dengeli, neşeli ve yaratıcı hissedersiniz. Partneriniz ile daha sağlıklı ve açık ilişkiler kurabilirsiniz. Şefkat duygunuz en yüksek verimindedir, kendinize ve başkalarına karşı şefkatli olursunuz. Dengesiz olma durumunda yine iki olasılıkta incelemek gerekirse, denge eksikliğinde, ilginiz azalır, duygularınızı ifade etmekte zorluk çekersiniz, yaratıcı yönünüzde tıkanıklıklar yaşanır buna bağlı olarak suçluluk hissi de denge eksikliğinde ki durumlardır. Denge aktifliği durumunda, duygusal olarak dalgalanmalar, sağlıksız ilişkiler, bağımlılıklar gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Solar Pleksus Çakra (Manipura)
Vücuttaki 3.çakramız olarak karşımıza çıkan solar pleksus çakrası, kimliğimiz, irademiz , gücümüz ve aldığımız kararlarla ilişkili olan çakramızdır. Bu çakranın bulunduğu alan güç merkezi olarak tanımlanır. Genel özelliklerini sıralamamız gerekirse ;
Bulunduğu alan kaburga kemiklerinin altında, göbek deliğinin üstüdür. Elementi güç diyince tabii ki aklımıza gelen ilk element ?? Ateş elementi,rengi sarıdır. Bağlı olduğu duygular özgüven, irade, özsaygı ve güç. Etkilediği alanlar karaciğer, mide ve sindirim sistemimizdir.
Bu çakra mükemmel dengede olduğunda, hayatınız üzerinde ki bütün kontrolü kendinizde hissedersiniz, ifadeniz güçlenir, kendinizi en güçlü haliniz olarak görürsünüz buna bağlı olarak özgüveniniz de artar. Dengesiz olma durumunda yine iki olasılıkta incelemek gerekirse, denge eksikliğinde, kararsızlık, düşük özgüven, motivasyon eksikliği gibi durumlarla ilişkilendirilir. Denge aktifliği durumunda, kibir ve agresiflik, kontolcülük ve başkalarını manipüle etme eğilimi görülür.
Bütün çakralarımız çok kıymetli ve hepsinin görevleri var. Ama solar pleksus çakrası bizim kim olduğumuz bu dünya da nasıl yer kapladığımızla ilgilidir. Bu çakranın mükemmel dengede olma durumunda hayatınızı kolayca ve daha iyiye yönlendirebilir, ve daha cesur kararlar alarak hedeflerine daha iradeli ilerlersiniz.
Kalp Çakrası (Anahata)
4.çakramız olarak kalp çakrası karşımıza çıkıyor. Adı üstünde kalp, sevgi, şefkat, affetme, empati ilişkileriyle bağlantılıdır. Bu çakra çakralarımız arasında tam ortadadır. Alt çakraların fiziksel üst çakraların ruhani yönleriyle birleştiren arasındaki köprüdür. Genel özelliklerini sıralamamız gerekirse;
Bulunduğu alan göğüs kafesimizin ortasında kalp bölgesidir. Elementi hava,rengi yeşildir. Etkilediği alanlar, akciğerler, eller, dolaşım sistemidir. Bu çakra mükemmel dengede olduğunda, şefkat duygunuz yüksek seviyededir buna bağlı olarak kendinize ve başkalarına sevgi dolu, huzurlu ve sağlıklı ilişkiler kurulur. Dengesiz olma durumunda yine iki olasılıkta incelemek gerekirse, denge eksikliğinde, duygusal olarak eksiklik, affetme güçlüğü, sevgi eksikliği ile ilişkilendirilir.Denge aktifliği, bağımlılıklar, kıskançlık, aşırı fedakarlık ve manipülatif davranışlar ile bağlantılıdır.
Boğaz Çakrası (Vishuddha)
5.çakramız olarak boğaz çakrasını inceleyeceğiz. Boğaz çakrası ifade şeklimiz, dürüstlük, ve iletişim ile bağlantılıdır. Boğaz çakramızda tıpkı kalp çakramız gibi ruhumuzda ki enerjinin fiziksel iletişime dönüşmesi arasında ki köprüdür. Genel özelliklerine bakarsak ;
Bulunduğu alan boğaz bölgesi ve ses telleri çevresidir. Etki alanı boğaz, tiroidler, ağız ve çenedir. Elementi boşluk olarak tanımlanan eter (akasha) dir. Rengi mavi veya turkuaz olarak bilinir. Bu çakra mükemmel dengede çalıştığında, iletişiminiz düzgün ve akıcıdır. Kendinizi etkili bir şekilde ifade edebilirsiniz. Dengesiz olma durumunda yine iki olasılıkta incelemek gerekirse, denge eksikliğinde, ifade yeteneklerinde yetersizlik, kelime yetersizliği, içe kapanma gibi durumları gözlemleriz. Denge aktifliğinde ise, yalan söyleme alışkanlığı, aşırı ve hızlı konuşma gibi durumlar gözlemlenir.
Üçüncü göz çakrası (Ajna)
Bu çakra, kaşlarımızın ortasında alnın hemen üstünde konumlanır. Ruhsal farkındalık ve sezgilerimizle bağlantılıdır. Vücudumuzdaki 6. Çakra olarak yer alan ajna çakrası bilinç düzeyimizi yükseltmek ve gerçeklik algımızın derinleşmesinde bize yardımcı olur.
Genel özelliklerinden bahsedecek olursak ; Etki alanı beynimiz, yüzümüz ve ruhsal algılarımızdır. Rengi indigo mavisi elementi ışıktır. Bazı kaynaklarda elementsiz olduğu da söylenmektedir. İşlevleri, gerçek ve yanılsamaları birbirinden ayırır. Ruhumuzla ve yüksek benliğimizle bağlantı kurmayı destekler. Sezgilerimizi kuvvetlendirir. Hayal gücümüzü ve vizyonumuzu genişletir. Bu çakra mükemmel dengede çalıştığında, sezgilerimiz ve içgörülerimiz kuvvetli ve olasıdır. Zihnimiz berrak ve odaklanmaya müsaittir. Ruhumuzla daha derin bağlantı sağlarız. Dengesiz olma durumunda yine iki olasılıkta incelemek gerekirse, denge eksikliğinde, sezgilerimiz oldukça zayıf ve kararsızdır. Hayatımızda ki yön kavramımız zayıftır. Hayal gücümüz oldukça dar buna bağlı olarak içgörümüz de kararsız ve dardır. Denge aktifliğinde ise, gerçeklik ve hayal kurma arasındaki bağın kopması, paranoya belirtileri ve zihinsel karmaşa olarak gözlemleriz.
Taç çakra (Sahasrara)
Son çakramız tepe çakradır. Kişisel olarak çalışmayı çok sevdiğim ve çakraları anlamama ve üzerinde çalışma isteme sebebimdir. Bütün çakralarımız lotus ile simgelendirilir. Bu çakramız ise bin yapraklı lotus ile simgelenir. Çakralarında, vücudumuzunda en tepesinde konumlanır. Fiziksel enerjimiz ve spiritüel farkındalığımız ile bağdaştırılır.
Genel özelliklerine bakalım ;
Konumu başımızın en tepe noktasıdır. Etki alanı, vücudumuzun tamamıdır. Rengi mor ve ya beyaz ışık olarak bilinir. Elementi somut değildir spiritüel enerjiyle bağlantılıdır, diğer söylemi evrensel bilinçtir. Saf sevgi, evrensel bilinç ve ilahi olanla bir ve bütün olmaktır. Bu çakra mükemmel dengede çalıştığında, içsel huzur, koşulsuz sevgi, farkındalığın en yüksek seviyede olması, spiritüel aydınlanma gibi bağlamlarla ilişkilendirilir. Dengesiz olma durumunda yine iki olasılıkta incelemek gerekirse, denge eksikliğinde, depresyon, hayat amacımızı kaybetme, ruhumuzla olan bağlantının kopması ile denge aktifliğinde ise, kibir seviyesinin artması, gerçeklikten koparak olgularımızı ve hedeflerimizi kaybetmek gibi durumlar gözlemlenir.